1938 de Dersimde yaşananları bütün çarpıcı gerçekliği ile yansıtan muhteşem bir belgesel olan Dersim-38 belgeselini DVD kalitesinde Ücretsiz olarak indirmek için tıklayın.

Ziyaret Rivayetleri - Ziyaret Hikayeleri - (Sanıke)

Dersimin Mazgirt ilçesinde Tırkel-(Tirkel) diye bir köyü vardır. Hikayemiz burada geçmektedir. Rivayetlere göre bu köyde bir dede yaşarmış dedenin oğlu askerdeymiş. Bir gün adamın oğlu teskeresini alıp köyün yolunu tutmuş rivayet bu ya deli kanlı köye dönerken bismillah(Bisimlahi) tepesinden geçmek zorundaymış. Tam o tepeye geldiğinde karşıda babasını görmüş ve dertleşmişler rivayete göre baba Mazgirt'e bir kele şekerle birde kara lastik almaya gidiyormuş. Çocuk babasına köye dönmesini kendisinin Mazgirt'e gideceğini söylemiş fakat baba sen yol yorgun usun eve git dinlen ben alır gelirim demiş (Bu arada köyle Mazgirt ilçesi arası baya bir yol vardır). Neyse çocuk köye dönmüş dönmüş ama herkesin yüzü asıkmış. Sormuş birimi öldü diye köy ahalisinden biri başın sağ olsun baban öldü demiş. Çocuk başlamış gülmeye. Köylüler şaşırmış herhalde kafayı yedi demişler. İş ciddileşince çocuk ben inanmam babamı az önce gördüm demiş. Köylü baban öldü sen askerdeyken bizde gömdük demişler. Çocuk inanmamış ve mezarı açtırmış. İşte rivayetlere göre tabutta bir kele şeker birde bir çift kara lastik varmış. Daha sonra bu kara lastik ve kele şekerle şifa dağıtılmış derler.

Bu arada köy benim köyüm ve o mezarı gördüm. Halaa orada kurbanlar kesilir dualar edilir.


ziyaret,rivayet,rivayetleri,hikaye,hikayeleri,ziyaret rivayetleri,ziyaret hikayeleri, sanıke

3 yorum:

  1. bende dersimliyim duydum o rivayeti

    YanıtlaSil
  2. Bunlara rivayet diyoruz ama bunu bire bir yaşayan tanıklar hala yaşamaktadır.

    YanıtlaSil
  3. SEYYID DERVIS BEYAZ OCAGI:
    Seyyid dervis Beyaz asıl adı seyyid şeyh mahmud’ül kebir olup, soyu 17. kuşaktan imam musa-i kazım’ın oğlu ibrahim’e dayanmaktadır. derviş gewr ismi ile de bilinir.

    8.imam ali er-rıza, abbasi halifesi harun reşit’ten gördüğü yoğun baskı nedeniyle, horasan bölgesine gelerek buraya yerleşir ve türkler ile akrabalık ilişkileri kurar. anadolu’ya gelerek bölgenin müslüman ve türkleşmesini sağlayan da bu akrabalık ilişkisinden ortaya çıkan ve “baba erenler” olarak adlandırılan peygamber soyundan gelen ocaklardır. anadolu’ya gelen bu seyyidlerden biri de derviş beyaz’dır.

    derviş beyaz, sultan murat hüdavendigar zamanında yaşamış ve keramet göstermiştir. günümüze kadar ulaşan şeceresinde osmanlı sultanları iii.ahmet ve i.mahmud’un mührünün yanı sıra farklı zamanlarda çok sayıda kadı ve naip’in onayı bulunmaktadır. şecerede, derviş beyaz‘ın 12 aşireti ile birlikte horasan’dan önce hıns-ı mansura (adıyaman), ardından da dersim ve çapakçur (bingöl) yöresine geldikleri belirtilir.

    sultan murat hüdavendigar’ın, seyyid şeyh mahmud’ül kebir’in derviş beyaz ismini vermesi şecere şu şekilde anlatılır:
    derviş beyaz, sultan murat’ın huzuruna çıkar, sultan kendisinden bir keramet göstermesini ister, bunun üzerine büyük bir ateş yakılır ve derviş beyaz, padişahın çuhadarı olan mehmed ağa’yı da yanına alarak ateşe girer ve orada yedi gün kalır. ateşten çıktıktan sonra sultan murat çuhadarına sorar:
    “ – ey çuhadar sen ne gördün?
    çuhadar: benim sultanım, benim gördüğüm sen dahi göreydin vücudun eriyip mahu olurdu. emma derviş gewr himmetiyle bana bir şey olmadı. ben dahi ol kadar bir od içinde bir yeşil çimenli yerdir. göl sosun, reyhan ve akarsular ve bir yanda kar ile buz çoktu. ve kendisi bir a’la beyaz köşkün üstünde bir kuş gibi otururidi. asla ateş namında bir şeyler görmedim deyu sultandan rica edüb, derviş’ten ayrılmadı vesselam, ismi mehmed ağa idi.”
    “sultan murat bazen bizzat bazen başkasının vasıtasıyla o’nun kerametlerini görmüştür. künyesi derviş beyaz’dır. lakabı kerametttir.”

    gewr farsça bir kelime olup beyaz anlamına gelmektedir. bundan ötürü bazı kaynaklarda derviş beyaz’dan derviş gewr olarak bahsedilir. bununla birlikte şecereden de anlaşıldığı üzere bahsedilen tek bir kişidir.

    şecerede imam ali’den başlayarak, seyyid şeyh mahmud’ül kebir’e gelinceye kadar olan tüm soy silsilesi sayılır. şecere şu ifade yer almaktadır:
    “hazret-i ali’den gelen bu şecere-i mübareke ilk defa imamü’l-hümam şehidler sultanı hz. hüseyin‘nin neslinden başlayarak nesilden nesile, göbekten göbeğe ve asırdan asıra on iki imam bitinceye kadar kaydedilmiştir. sonra yine nesilden nesile, göbekten göbeğe hıns-ı mansur’da ikamet eden, tekke sahibi, dünya ve ahrette bilinen meşhur seyyid şeyh mahmud’a kadar ehl-i din ve yakin alimleri huzurunda sahih eserlere dayanarak kaydedilmiştir.”

    bu ocağa bağlı seyyidlerin günümüzde yaşadığı başlıca yöreler; muş-varto, tunceli-mazgirt, bingöl-kiği, kars-göle başta olmak üzere yoğun göç etkisi nedeni ile ülke ve yurtdışına kadar birçok farklı yerdir.

    kaynak: ali yaman, kızılbaş alevi ocakları – metin küçük, seyyid derviş beyaz ocağı ve şeceresi.
    paylaş
    03.02.2014 19:10

    YanıtlaSil